Göz Hastalıkları Uzmanı Op. Dr. Can Pamukcu, göz kapağı düşüklüğü konusunda bilgiler verdi. Göz kapağı düşüklüğü, göz kapağının normal pozisyonundan daha aşağıda konumlandığı ve bu sebeple gözün kısık bir görünüm kazandığı durumu ifade ettiğini belirten Pamukcu, “Pitozis, hem tek taraflı hem de çift taraflı şekilde meydana gelebilir. Her yaş grubunda rastlanabilir fakat yaş ilerledikçe daha sık karşılaşılır.” dedi.
Göz kapağı düşüklüğü, sadece estetik bir kusur oluşturmaktan öte önemli bir sorundur. Eğer pitozis doğuştan mevcutsa ya da çocuklukta meydana geldiyse, bu durumun kalıcı görme kaybına sebep olabileceğini belirten Op. Dr. Can Pamukcu, “Özellikle hayatın ilk yıllarında gözün normal görme fonksiyonunu engelleyen sorunlar, göz tembelliği riskini artırır. Bu sebeple, doğuştan ya da çocukluk döneminde baş gösteren göz kapağı düşüklüğü şikayeti olan kişilerin, bu durumun görmeyi etkileyip etkilemediğini öğrenmek için düzenli göz muayenesi olması şarttır.” diye ifade etti.
Yaş ilerledikçe meydana gelen pitozis durumlarında, eğer düşen kapak göz bebeğini tamamen kapatıyorsa görme kaybına yol açabileceğini aktaran Pamukcu, “Göz bebeğini tamamen kapatmıyorsa sadece estetik bir kusur olarak görülür. Bu tip vakalarda kalıcı bir görme kaybı riski genellikle söz konusu değildir.” şeklinde bilgi verdi.
Birçok sebebe bağlı olarak göz kapağı düşüklüğü meydana gelebileceğini ifade eden Op. Dr. Can Pamukcu, “Doğuştan meydana gelen pitozis genellikle göz kapağını kaldıran kasın tam olarak gelişmemesi sonucunda ortaya çıkar. Bu, göz bebeğinin kısmen ya da tamamen kapanmasına ve bu nedenle de görme problemlerine neden olabilir. Eğer düşüklük derecesi ağır ise acil tedavi yaklaşımına ihtiyaç duyulabilir. Ancak hafif düşüklüklerde, tedaviye karar verilirken çocuğun biraz daha büyümesi beklenerek süreç gözlemlenebilir. Ancak şunu unutmamak gerekir ki, düşük olan kapağın bulunduğu tarafta göz tembelliği riski bulunmaktadır.” diye konuştu.
Daha sonraki yaşlarda ortaya çıkan göz kapağı düşüklüğünün en yaygın sebebinin genellikle göz kapağını kaldıran kasların zayıflığı ya da bu kaslarda meydana gelen hasarlar olduğunu ifade eden Pamukcu, “Gözün aldığı darbeler, travmalar veya gözdeki tümörler de bu soruna yol açabilmektedir.” dedi.
Op. Dr. Can Pamukcu, “Göz kapağının düşük olduğunu, çoğunlukla fotoğraflarda ya da aynaya bakarken fark edebiliriz, özellikle sadece bir taraftaysa. Düşük olan göz kapağı daha kısık bir görünüme sahipken, diğer göz daha büyük gibi görünebilir.
Pitozisin şiddetine bağlı olarak artan göz yorgunluğu ve görme kalitesinin düşüşü de bu durumun belirtileri arasında yer alır.” diye ifade etti.
Göz kapağında düşüklüğün bazen görmeyi engelleyebileceğini belirten Pamukcu, “Göz kapağının düşüklüğü ne kadar şiddetliyse, görmeyi o kadar fazla engeller. Hafif düşüklüklerde genellikle görmeye ciddi bir etki olmazken, şiddetli düşüklüklerde kornea tamamen veya kısmen kapatılabilir, bu da görüş alanının sınırlanmasına neden olabilir.
Bunun yanı sıra, göz kapağının düşük olması, özellikle üst görsel alanın kısıtlı olması nedeniyle bireylerin başlarını geriye atarak daha iyi görebilmek için kompanse etmeye çalışmalarına neden olabilir. Bu, uzun vadede boyun ağrısına veya diğer muskuloskeletal sorunlara yol açabilir.” dedi.
Göz kapağı düşüklüğü ameliyatı, hastanın göz kapağının seviyesini doğru ayarlayabilmek için genellikle lokal anestezi altında gerçekleştirdiklerini aktaran Op. Dr. Can Pamukcu, “Ameliyat sırasında, üst göz kapağından yapılan bir kesi ile göz kapağını yukarı doğru hareket ettiren kas bölgesine ulaşılır. Bu ince kas dokusu özenle serbest bırakılır ve bağlandığı bölgeden ayrılarak gerekli miktarı kesilir. Ardından eski pozisyonuna geçici dikişlerle yerleştirilir. Hasta doğrultularak kapağın seviyesi kontrol edilir ve kesin karar verilip, dikişler sabitlenir. Eğer gerekiyorsa, göz kapağından fazla deri alınarak estetik bir görünüm elde edilmesi sağlanır.” şeklinde konuştu.